Nasreddin Hoca Kimdir? Hayatı ve Biyografisi

Nasreddin Hoca Hakkında Kısaca

  • Nasreddin Hoca Gerçek Adı ve Soyadı: Nasreddin
  • Nasreddin Hoca Doğum Tarihi: 1208
  • Nasreddin Hoca Ölüm Tarihi: 1284
  • Nasreddin Hoca Yaşı: 76 yaşında öldü
  • Nasreddin Hoca Boyu: –
  • Nasreddin Hoca Nereli: Konya
  • Nasreddin Hoca Doğduğu Yer: Akşehir, Konya
  • Nasreddin Hoca Mesleği: Filozof, Bilge

Nasreddin Hoca (d. 1208 – ö. 1284), (Osmanlı Türkçesi : نصر الدين خواجه , Arapça : نصرالدین veya جحا, Farsça : ملا نصرالدین ) Orta Çağ döneminde Akşehir ve Konya’da, Selçuklu veya Osmanlı Devleti döneminde var olduğuna inanılan mizah figürü. Nasreddin Hoca, komik hikayeleri ve fıkralarıyla hatırlanan ve aynı zamanda popülist bir filozof olan bilgeydi.

Sponsorlu Bağlantılar

Yakın Doğu, Orta Doğu ve Orta Asya’nın birçok ulusu Nasreddin Hoca’yı sahiplenir. Nasreddin Hoca çeşitli kültürlerde adı daha farklı yazılır, Nasreddin’i genellikle “Hoca”, “Molla” ya da “Efendi” isimleri izler. İtalya’da Sicilya adasında halk arasındaki ufak fıkralarda devamlı ismi geçen “Giufà” da Nasreddin Hoca hikayelerinden alınmış olduğu bilinmektedir.

1996-1997 UNESCO tarafından Uluslararası Nasreddin Yılı ilan edilmiştir.

Sponsorlu Bağlantılar
Nasreddin Hoca

Nasreddin Hoca Kökeni ve Mirası

Evliya Çelebi, Nasreddin Hoca hakkında şöyle der;

Akşehir’de büyük din adamı ve değerli zat “El-Mevla Hazret Şeyh Hoca Nasreddin”‘in kabri vardır. Kendisi Akşehirlidir. Gazi Hüdavendigar’a yetişip, Yıldırım Han zamanında şöhret bulmuştur. Fazilet sahibi olup, hazırcevap, keramet sahibi, filozof, din ve dünya işlerini birlikte ve eksiksiz yürüten büyük bir zat idi. Timurlenk ile bir toplantıda bulunmuştur. Timur Han, O’nun şerefli sohbetlerinden hoşlanırdı. Bu sebeple, o büyük bilginin hatırı için Akşehir’i yağma ettirmemiştir. Büyük hocanın sözleri ve latifeleri, bütün lisanlarda atasözü olarak söylenir.(…) Yıldırım Han’ın vefatından sonra, Çelebi Sultan Mehmed zamanında dünyadan göç etmiştir. Akşehir dışındaki kubbeli türbesine defnolunmuştur. Dört tarafı parmaklıkla çevrilidir. Allah rahmet eylesin.

Yazıya geçirilmiş ilk Nasreddin Hoca hikâyesi 1480 tarihli Sarı Saltuk’un hayatını anlatan Ebu’l Hayr Rumi’nin Saltukname’sinde bulunmaktadır. “Saltukname”, Fatih Sultan Mehmet’in oğlu Cem Sultan’ın şehzadeliği esnasında verdiği talimat üzerine Ebül hayr Rumi tarafından yedi senelik bir çalışma sonucunda Türk sözlü geleneğinden toplanarak 1480 yılında tamamlanmış ve kitaplaştırılmıştır. Tahsiline Abdullah Efendi’de başladığı ve tahsilinin sonunda babasının yerine köyünde imamlık yaptığı dönemde vefat ettiği şeklindeki rivayet göz önüne alınırsa, onun, Selçuklular devrinde yaşadığını ve Timur Han ile görüşmediğini dikkate almak gerekir.

Nasreddin Hoca, insanlara doğru yolu gösteren, iyilikleri bildiren, doğruya sevk eden ve kötülüklerden sakındıran bir veli idi. Bu işi yaparken tabiatı icabı kendisine has bir yol tutmuştur. Böylece Hakk’ın anlatılması ve cemiyetteki bozuk yönlerin düzeltilmesi için, meseleyi halkın anlayacağı bir dil ve üslub ile gayet manidar latifeler halinde kısa ve öz olarak dile getirmiştir. Özhan Öztürk Nasreddin Hoca’nın Moğol işgali altında kıvranan Anadolu halkının çaresiz yazgısının sembolü olduğunu, yazılı basının olmadığı bir dönemde yöneticiler ve kamu düzeninin eleştirisinin Hoca’nın ağzından dile getirildiğini yazar Pertev Naili Boratav 

Sponsorlu Bağlantılar

Bu latifelerin toplandığı eserlerden biri, Londra´da British Museum´da Haza Terceme-i Nasreddin Efendi Rahme başlıklı yazma eserdir. Ancak bu eserdeki latifelerin bir kısmı, onun üslubuna ve nükte tekniğine uymamaktadır. Nitekim eserin sonunda bu durum: “İşte Nasreddin Efendi’nin kibar-ı evliyadan (Evliyanın Büyüklerinden) olduğuna şek ve şüphe yoktur. Merhumun bu kıssalardan haberi var – yok böyle yazmışlar. Her kim okuyup tamamında bu merhumun ruhu için bir Fatiha bağışlarsa, Hak sübhane ve teala ol kimsenin ahir veakıbetini hayr eyleye” şeklinde belirtilmiştir. Ayrıca, Nasreddin Hoca adlı eserde başka nüktelerine yer verilmiştir.

Nasreddin Hoca, fert ve toplumu her yönüyle çok iyi tanımış, insanların aile, komşuluk, dostluk, ticari münasebetlerine ait cemiyette gördüğü aksaklıkları düzeltmek ve insanlara nasihat etmek maksadıyla nüktelerle dile getirmiş, onları düşünmeye ve doğruya sevk etmiştir. Sosyologlar ve psikologlar, insanı ve cemiyeti tanıyıp, onların çeşitli yönlerini incelemek için onun latifelerinden çok istifade etmişlerdir. Dönemin ünlü kadılarının bile Nasreddin Hoca’dan yardım ve öğüt aldığı söylenir. Nasreddin Hoca fıkraları, batı dillerine de çevrilmiş ve bu dillerde Hoca hakkında mühim neşriyat yapılmıştır. Bunlar arasında Pierre Mille´in Nasreddin et son épouse adlı kitabı, Edmonde Savussey´in La Litterature Populaire Turque adlı eserindeki Nasreddin Hoca bölümü, Jean Paul Carnier´in Nasreddin Hoca et ses Histoires Turques adlı eserleri zikretmek yerinde olur.

Nasreddin Hoca Fıkraları

Eşeğe Mi İnanıyorsun Bana Mı Fıkrası:
bir gün nasreddin hoca nın komşusuna eşek lazım olmuş.hocadan istiyim demiş.ve hoca nın kapısını çalmış hoca kapıyı açmış.
-ne oldu.demiş
komşusu
-eşeğini alabilirmiyim hocam.demiş
hoca
-eşek evde değil. demiş
komşusu tam gideyim derken eşek anırmış
komşusu
-eşek hani evde değildi .demiş
hoca bu durur mu:
bana mı inanıyorsun yoksa eşeğe mi.demiş

Isıtda İçelim Fıkrası:
Nasreddin hoca kahveye çay içmeye gitmiş
Çaycıya : soğuk çay varmı demiş ?
çaycıda yok sıcak var demiş
nasreddin hoca aradan 5-10 dakika geçince yine gelmiş aynı soruyu yine sormuş Derken…
böyle muhabbet sürmüş. Sonra çaycı nasreddin hocanın geleceğini tekrar hesaba katarak çayı dolaba koymuş.Hoca tekrar gelmiş.Soğuk çay varmı? demiş. Çaycı var diyip hocaya bi bardak çay vermiş ardından nasredin hoca çay gelince ”Isıtda İçelim” demiş….

Nasrettin Hoca Fıkrası:
bir gün nasrettin hoca arkadaşlarının ısrarıyla çirkin biriyle evlenir.evlendiklerinin sabahı hoca evden tam çıkarken karısı hocam bugün çarşıya çıkacamda kimlere görüneyim kimlerden sakınayım der hoca bu laf üzerine bana görünmede kime görünürsen görün der.

Nasreddin Hoca Ve Balık Fıkrası:
Hoca yolculuk sırasında mola verip bir hana gireer, bu sırada hana bir başka yolcu daha girer ve ikisi birden hancıdan yiyecek birşeyler isterler. Fakat hancı yiyecek olarak sadece bir balık olduğunu söyler ve bunu paylaşmalarını önerir. Bunun üzerine Hoca :
– Ben balığın sadece başını yiyeceğim der.
Hancı bunun nedenini sorar. Hoca da :
– Balık başı zekayı artırır, balık başı yiyen insan akıllı olur, der.
Bunun üzerine diğer yolcu hemen atılır ve Hoca’ya :
– Balık başını niye sen yiyeceksin, ben yemek istiyorum,der.
Hocada itiraz etmez. Balığın koca gövdesini Hoca yer ve bir güzel karnını doyurur. Diğer yolcu ise sadece balığın başını yer ve Hoca’ya seslenir :
– Sen koca gövdeyi yedin, karnını doyurdun ; ben sadece kafayı yedim, aç kaldım, der.Hoca da bunun üzerine şunu der :
– Bak nasıl akıllandın!

Kavuk Yuvarlandı Fıkrası:
Hoca bir gün arkadaşıyla konuşuyormuş arkadaşı demiş ki :
-Ya hocam dün sizin evden bir ses çıktı. Bu neydi?.
Hoca ise :
-Hiç sadece hanımla biraz tartıştık kavuğum merdivenlerden yuvarlandı, demis.
Arkadaşı :
-Yahu hocam hiç kavuktan bu kadar ses çıkar mı?, demiş.
Hoca :
-Ya anlasana içinde bende vardım, demiş

Sponsorlu Bağlantılar

Düşünen Hindi Fıkrası:
Küçük bir papağanın onbeş altına satıldığını gören Nasreddin Hoca, bir koşuda evine gidip kümesteki hindisini tutmuş. Apar topar pazara götürüp başlamış bağırmaya :
– Satılık hindii…. Satılık hindii…. Yirmi altına satılık hindi !
Şaşırmış pazardakiler.
– Yahu hocam demişler. Bir hindinin yirmi altın ettiği nerde görülmüş.
– Ne olmuş diye çıkışmış Hoca. Demin bir kuşu onbeş altına sattılar.
– Ama o papağandı demişler. Tıpkı insan gibi konuşuyor o.
– Olsun demiş Nasreddin Hoca. O konuşuyorsa bu da düşünür !

Dokuz Akçe Fıkrası:
Hocaya rüyasında dokuz akçe verirler. Hocada yine rüyasında, dokuz yerine on akçe olsun diye kavga eder. Bu arada uyanır. Bakarki eli bom boş… Hemen uyumak için gözlerini kapar, elini uzatır, getirin, on değil dokuz akçe olsun der…

Halep Oradaysa Arşın Burada ! Fıkrası:
Palavracının biri başına topladığı üç beş cahile karşı övünüp duruyormuş :
– İşte ben güçlü ve maharetli bir adamım. Evet ben Halep’te bulunduğum sıralarda altmış arşın uzağa atlamış bir kimseyim!.. Nasreddin Hoca da bu sırada oradan geçiyormuş. Palavracının yanına yaklaşıp :
– Yaa demiş demek sen altmış arşın atlarsın. Haydi atla da görelim. Adam hık mık etmiş.
– Ama demiş ben Halep’te atladım. Hoca kızmış :
– Canım demiş, Halep oradaysa arşın burada.

Testi Kırıldıktan Sonra Fıkrası:
Nasrettin Hoca, oğlunu çeşmeye gönderecekmiş. Testiyi eline verdikten sonra oğlunun kulağını çekmiş. Sonra da:
-Sakın testiyi kırma!diye bağırmış. Bu durumu görenler:
-Ne yapıyorsun , Hoca Efendi demişler. Çocuk testiyı kırmış değil ki… Hiç suçu olmayan çocuğu ne diye azarlıyorsun Hoca:
-Testi kırıldıktan sonra iş işten geçmiş olur demiş.

Nerelere Kadar Fıkrası:
Nasreddin Hoca, kirda sesinin yettigince bagirarak ezan okuyor ve olanca
hiziyla kosuyormus.
Bu durumu gören birkaç kisi, Hoca ya birsey oldugunu düsünerek yanina
yaklasip sormuslar :
– Ne oldu sana, Hoca efendi? Bu ne istir?
Hoca, kosmasini sürdürerek :
– Sesimin nerelere kadar gittigini merak ettim de… demis. Onun için
arkasindan kosuyorum…

Erkek Adam Fıkrası:
Bir gün Nasreddin Hocaya sorarlar:
-Hocam sen kaç yaşındasın?
Hoca cevap verir:
-40.
Bu olayın üzerinden beş yıl geçer.Yine aynı adam sorar:
-Hocam sen kaç yaşındasın?
Hoca yine cevap verir:
-40.
Adam şaşırarak sorar:
-Bu nasıl olur? Beş yıl önce de kırktı, şimdi de…
Hoca şöyle cevap verir:
-Erkek adamın sözü bir olur. 🙂

Sponsorlu Bağlantılar
1 Yorum
  1. Begendim cok guzel olmus

    herkesin bunları ezbere bilmesi lagzım

    Bir yorum yapın

    İsminin Anlamı Ne
    İsminin Anlamı Ne
    Logo